“Her akla gelen yazılmaz.”
Gustave Flaubert
Yine
uzun bir ara ve yine Flaubert diyorum. Duygusal Eğitim, en basit
yorumla, bir büyüme hikâyesi. Liseyi yeni bitirmiş, 18 yaşındaki
Frederic Monreau' nun, 1848 devriminin hemen öncesinde, hukuk okumak
için gittiği Paris' de, umutsuz bir aşkın peşinde koşturup bir
de toplum hayatında kendine yer edinmeye çabalaması, romanın ana
çizgisini oluşturuyor. Ama işte tam da böyle değil. Yani mesele
bu kadar basit değil. Okuyalı epey zaman geçmesine rağmen bir
türlü cesaretimi toplayıp bir iki şey yazamadım. Bunun birinci sebebi Flaubert'in gerçekçi romanın babası olmasından,
ikincisiyse romanın edebiyat tarihindeki öneminden kaynaklanıyor.
Ortada binlerce kez yorumlanmış, hakkında tezler, kitaplar
yazılmış bir roman olunca haliyle insan birazcık çekiniyor.